18 Kasım 2015 Çarşamba

EBELER MUTSUZ, EBE /HEMŞİRE YARDIMCILARI UMUTSUZ



EBELER MUTSUZ, EBE/HEMŞİRE YARDIMCILARI UMUTSUZ
21- 28 NİSAN EBELER HAFTASI
KUTLU OLSUN.

EBELER MUTSUZ, EBE /HEMŞİRE YARDIMCILARI UMUTSUZ



Ebelik ve Hemşirelik dünyanın bütün ülkeleri ve bütün sağlık kurumları için vazgeçilmez bir sağlık mesleğidir. Her iki mesleğin de kökenleri ilk çağlara kadar uzanmaktadır. Ebelik ve Hemşirelik dünyanın en eski ve en bilinen sağlık mesleklerindendir.
Ebeler, anne ve bebek sağlığını korumak ve gözetmekle mükellefken Hemşireler ise genelde hasta bakımı ve tedavi hizmetlerinden sorumludur. Sağlık kurumlarındaki hasta bakımı ve diğer sağlık hizmetlerinin büyük bir kısmı Ebe ve Hemşireler tarafından verilmektedir.


Ülkelerin ve devletlerin gelişmişlik düzeyi ölçülürken en temel kriterlerden birisi “Anne ve Bebek ölümleri oranıdır.” Bu sebeple Ebelik ve Hemşirelik hizmetlerinin kalitesi hastalar, sağlık kurumlarının yanında ülkeler ve devletler içinde önemlidir. Bu sebeple sağlıklı bir hayat ve sağlıklı bir dünya için Ebelik ve Hemşirelik meslekleri olmazsa olmazdır.


2014 yılı verilerine göre, ülkemizde “Sağlık Bakanlığı, Üniversiteler ve diğer kurumlarda” 55.000 Ebe ve 140.000 Hemşire fiilen görev yapmaktadır. Buna rağmen Ebe ve Hemşirelelerin görev, yetki ve sorumlulukları konusundaki kanunlar ne yazık ki eksik veya yetersizdir.
Başta sezaryen doğum oranlarının yüksek olması ve diğer sebepler Ebelik mesleğinin ülkemizde fiilen uygulanmasını güçleştirmekte ve bu mesleğin uygulama alanlarını daraltmaktadır. Ebe ve Hemşirelerin iş ve görev tanımları henüz 22.05.2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan bir yönetmelikle belirlenmiştir.
Ebe ve Hemşirelerin ülkemizdeki durumu böyle iken, tam olarak ne oldukları veya ne yapacakları? belli olmayan, görev, yetki ve sorumluluk alanları belirsiz olan “Ebe ve Hemşire Yardımcılığı” adıyla yeni bir sağlık mesleği tanımlanmıştır. Aktif Sağlık Sen olarak yaptığımız bir saha taramasında Ebe ve Hemşire Yardımcılığı Bölümünde okuyan öğrencilerin geleceklerinden kaygılı ve UMUTSUZ olduklarını tespit ettik. Çalışma sonuçlarını önümüzdeki günlerde kamuoyu ile paylaşacağız.

Aktif Sağlık Sen olarak bütün Ebelerin Ebeler Haftasını ve 05 Mayıs Ebeler Gününü Kutluyoruz. Sendika olarak bu anlamlı haftada Ebeler Derneği Başkanı
Nazan KARAHAN'ın mesajına yer veriyoruz.

Sevgili meslektaşlarım,

Ebelik tarihin en eski mesleklerinden biridir. Yeni bir canlının dünyaya gelmesine yardımcı olmak, doğum ağrısı çeken bir annenin acısını dindirmekve aileye istek ve özlemle beklenen birinin katılımını sağlamak, ebelerin tüm çağlar boyunca toplumlarda saygın bir yer edinmesini sağlamıştır.

Fakat ülkemizde ebeler; hala yardımcı sağlık personeli olarak nitelenmekteve hekimin yardımcısı ve yönetiminde olan, doğum yaptıran, gebe, loğusa ve yenidoğana bakım veren ve yardım eden, sevimli, sevecen, fedakar fakat eğitim düzeyinin yüksek olmasına gerek olmadığı düşünülen bireyler olarak görülmektedir. Oysa ebelik, içinde bilim ve sanatı da barındıran profesyonel bir meslektir

Bir işin meslek sayılabilmesi için gereken en önemli özelliklerden biri, yapılan işin toplumun değişmesi ve insanlığın daha iyiye doğru gitmesinde toplumsal içerikli ve belirgin bir görev yüklenmesidir.Gelişimsel yaşam süreçleri gereği gebelik, doğum, emzirme gibi sağlık açısından son derece önemli deneyimler geçiren kadınların sağlığı, toplum sağlığının en önemli boyutunu oluşturmaktadır. 

Annenin sağlığı, çocuğun sağlığını ve dolayısıyla ailenin sağlığını doğrudan etkileyen bir faktördür. Bu nedenle, gebeliğin ve anneliğin güvence altında olması, bebeklik, çocukluk ve ergenlik dönemlerinin en az risk altında, hastalık ve sakatlıklardan uzak olarak geçirilmesi gerekmektedir.

 Bu açıdan bakıldığında, anne ve çocuk mortalite ve morbiditesini azaltmaya odaklanan ebelik, toplumun en temel gereksinimi için yaşamsal bir hizmet vermektedir. Nitekim DSÖ ve UNİCEF, Ana-Çocuk Sağlığı ve Temel Sağlık Hizmetlerinin başarı ile yürütülmesinde “ebelik mesleğinin güçlendirilmesi” üzerinde önemle ve ısrarla durmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü , Avrupa Bölgesi ,” 21.Yüzyılda Herkes İçin Sağlık Hedefleri”inde yer alan “Yaşama Sağlıklı Başlanması Hedefi” ebelik mesleğinin aile ve toplum için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha açığa çıkarmıştır.


Fakat özellikle I. basamak sağlık hizmetleri içerisinde, yurdumuzun dört bir köşesinde özveri ile çalışan ebeler, hak ettikleri toplumsal yeri ve değeri görememektedir. Ayrıca henüz yürürlükte olan ve ebelik mesleğinin pek çok alanda önünü tıkayan 1928 tarih ve 1219 sayılı yasa, ebeler için pek çok sorunun neredeyse kaynağını oluşturmaktadır.

Bu sorunlardan biri; ebelerin, görev, sorumluluk ve yetki sınırlarının belli olmamasıdır. Ülkemizde görev tanımlarının yapılmaması nedeni ile ebeler, görevleri dışında alanlarda çalıştırılmaktadır. Ebelerin çalışma alanlarında hemşireler ve hatta acil tıp teknisyenlerini (???) görmek de ayrıca üzücü bir başka konudur.

Ebelik eğitiminin lisans düzeyinde olması gerektiği gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde kabul görmüş ve yasa ya da yasa niteliğinde ki direktiflerde hükme bağlanmıştır. Ülkemizde ebelik eğitiminin 1997-98 eğitim öğretim yılında lisans düzeyine çıkarılması sevindirici bir gelişme olmakla birlikte, lisans mezunu ebeler, iş bulmada sorunlar yaşamaktadır. Yetişmiş ebe gücüne kırsal alanda daha çok gereksinim duyulmasına karşın, lisans mezunu ebelerin bu alanlara atanmasında kadro tahsisi ve mevzuat yönünden engeller bulunmaktadır. Bu engellerin ortadan kaldırılması yerine, vekil ebe uygulamasının başlatılmış olması,, anlaşılması güç bir yaklaşımdır.

Ayrıca ebeler, mevcut yasada sağlık okulu mezunu olarak görüldüğü için, yönetim birimlerinde görevlendirilmemektedir. Doğumevlerinde bile, Baş ebelik ya da Ebelik Müdürlüğü kadrosu bulunmamakta, mevcut başhemşirelik ya da hemşirelik müdürlüğü kadrolarına ebeler atanmamakta ve pek çok meslektaşımız mağdur edilmektedir.

Yine dünyanın pek çok ülkesinde ve Avrupa Birliği ülkelerinde ebeler, obstetrik ultrason ile gebelik takibi yapmakta, belli ilaçları (uterotonikler, antibiyotikler vs..) reçete edebilmektedir. Ülkemizde yürürlükte olan yasa, ebelerin bu işlevlerine izin vermemekte ve ebelik rollerinin kısıtlanmasına neden olmaktadır.

Ebelik kadın mesleği olarak görülmesine rağmen, dünyanın pek çok ülkesinde erkek ebeler görev yapmaktadır. Pek çok kadın doğum uzmanı hekimin erkek olduğu ülkemizde, ebelikle ilgili yasal düzenleme, mesleği cinsiyete özgü hale getirmektedir.

Ağırlıklı olarak I. basamak sağlık kuruluşlarında özveri ile ev ev dolaşarak çalışılmasına, doğumevleri ve hastanelerde yoğun çalışma saatlerine rağmen ebelerimizin ekonomik düzeyleri de son derece düşüktür ve döner sermaye uygulamalarından hak ettikleri payı alamamaktadırlar..

Görüldüğü gibi, ebelik mesleği çözüm bekleyen pek çok sorunla boğuşmaktadır. Tüm bu sorunların çözümü için gerekli olan anahtar, ebelik mesleğinin güçlenmesini sağlayacak olan örgütlenmedir. Sağlık bakımı alanında en geniş grubu oluşturan ebelerin aynı çatı altında ve ortak hedefler doğrultusunda birleşerek oluşturacağı gücün karşısında durmanın mümkün olamayacağı inancındayım. Tek bir kum tanesi (tek başına bir ebe) ile küçücük bir cam parçası bile kırılamazken, bir avuç kum (örgütlenmiş ebeler) bir torbaya konduğunda (birlikte hareket ederse) kırılamayacak cam, aşılamayacak sorun yoktur..

Profesyonel ebeliğin desteklenmesi ve güçlendirilmesi yoluyla; kadın, yenidoğan, aile ve toplum sağlığının yükseltilmesi ve iyileştirilmesi amacı ile yola çıkan derneğimiz, işte bu ebelik gücünü harekete geçirmeyi planlamaktadır.

Fakat ülkemizde 58 bin civarında ebe bulunmasına rağmen, 1954 yılında kurulmuş olan ve 52 yıldır hizmet veren Ebeler Derneğinin yalnızca 750 üyesinin oluşu, mesleğimizin gelişimi ve sorunlarının çözümü için ciddi bir güç kaybına neden olmaktadır..

Yaptığımız son genel kurulda seçilen yönetim kurulumuz, yeni bir güç ve ideallerle yola çıkarak ebelik mesleğinin güçlenmesi için çalışmaya başlamıştır. Bütün meslektaşlarımızı sorunlarımızı aşmak ve sesimizi duyurmak için birlikte çalışmaya davet ediyorum.
Sevgi ve saygılarımla ..

Nazan KARAHAN
Ebeler Derneği Başkanı

Hiç yorum yok:

KAYBOLAN SADECE VEFA DEĞİL