4 Kasım 2015 Çarşamba

Meslek Odası Sağlık Meslek Mensupları için Neden Önemlidir?

Bu makale 28 Mart 2011, SALI 01:22:30 eklenmiş ve 3025 kez görüntülenmiştir.

Değerli Sağlık Çalışanları Sağlık Meslekleri için Meslek odası çok önemli bir yer tutmaktadır. Mesleklerin var olabilmesi ve nitelikli hizmetlerin yürütülebilmesi için,Sağlık Çalışanlarının Nitelikli hizmet sunması için gerekli en önemli unsurdur.

TBMM’inin doktor kökenli Milletvekilleri Sn Prf.Dr.Necdet Ünüvar ve Sn.Prf.Dr. Cevdet Erdöl tarafından hazırlanıp imzalanarak 18.03.2011 tarih ve 441 sayı ile Meclis alt komisyonuna “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına” ilişkin teklifle Meslek Tanımları ile ilgili önemli düzenlemeler öngörülüyor. Bu Kanunla Sağlık Personeli Meslek Oda Kanunu da gündemde yerini almalidır.


Bu Teklif in diğer ifadesi 2. Torba Yasası olarak anlatılmaktadır.Bazı Beslek Tanımları eksik olsa da bu yasada sağlık personellerini de yakından ilgilendiren konular bulunmaktadır.


Bu Kanun Teklifinin en önemli özelliği 1219 sayılı kanuna yapılan ilave ile artık Mezuniyet alanı Sağlık Olmayan yani Sağlık Meslek Lisesi(SML) Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okul Mezunları (SHMYO) ve Sağlık Meslek Yüksek Okulu (SMYO) Mezunu olmayanlarDiplomasız kişiler artık sağlık personeli olarak görev yapamayacak.Meslek icra edenler ve edilmesine müsaade edenler 1-5 yıl arası hapis cezası ile cezalandırılacak olmasidır.

Evet Yıllardır Mücadelesi Verilen Sağlık Meslek Mensuplarına Meslek Kanunu bu Kanun taslağında yer almaktadır. Bugün sağlık camiasında Özel ve Kamu Sektöründe çalışanların %40 yakını sağlıkla alakası olmayan kişiler meslek icra etmektedirler.Ayrıca Mezun olan kişilerde eğitimini aldığı meslekleri değil kurumların ihtiyacı doğrultusunda yapılmaktadır…işte bu kanun çerçevesinde her branşın kendi meslek tanımları bu tanımlara göre yönetmelikler oluşturulacak bu sayede meslek tanımı haricindeki kişiler o meslekleri yapamayacaktır.

Hali hazırda ülkemizde sağlık alanında meslek icra edenlerin %30 meslekleri dışında görevde çalışmaktadır.Bunun en bariz örneğini Ankara Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi,Atatürk Hastanesi,Numune Hastanesi vb…..hastanelerde görmekteyiz. 

Buralarda laboratuarda çalışması gereken sağlık personelleri servislerde tıbbi sekreter yada gece amirliği yaptırılmaktadır. Buna meslekleri koruması gereken sendika başkanları seyirci kalmakta mantık açıklamasında alan razı satan razı gösterilmekte ve ben mesleğini yap desem kişiler sendikadan istifa ediyor şeklinde savunuya geçiliyor. 

Bırak kardeşim istifa etsin meslekler ölüyor meslek mezunları atanmak için onca sınavlara giriyor.şuan malpraktis çerçevesinde kan alımından dolayı açılmış 100 dava var peki bunu nasıl açıklayacağız. 2577 idari Yargılama kanunun 27 maddesi gereği bu suçtur. Sağlık Bakanlığını,il Sağlık Müdürlüklerini ve savcılıkları bu noktada göreve davet ediyoruz.

insanlar eğitimlerini almadıkları mesleği yapmaya zorlanmakta ve bu işlem görevlendirmeler yapılmadan zoraki ve tehditle yaptırılmaktadır.Başbakan ve Sağlık Bakanın 09.05.2005 tarih ve 9155 nolu Genelgesinde Sağlık personelinin Meslekleri Dışında çalışılması yasaklanmıştır.Aynı şekilde 657 DMK da hiçbir memur atandığı görevi dışında çalışmaya zorlanamaz şeklinde ifade edilmektedir.

Evet arkadaşlar bu kanun çok şeyi engelleyecektir.Bizle sendika üyele sayılarına göre bir avuç ve kısıtlı olanaklarla Meslek Dernekleri olarak Mesleklerin Geleceği ve Onurunu kurtarmak için yaklaşık 6 yıldır mücadele veriyoruz,vermeye de devam edeceğiz.

Birileri çıkıp bu Kanun Taslağını Savunmaya Kalkacaktır.Hiç yeltenmesinler çünkü hiçbir zaman bu şekilde uğraşları olmadı sadece kırizleri fırsata dönüştürüp sayılarını artırmayı hedeflediler,Mesleklerin standartları,görev yetki ve sorumlulukları,Meslek Oda kanunları hiç umurlarında olmadı Sağlık Personeli Meslek Oda Kanunun geçmesi halinde sendikaların küçüleceğinden güç kaybedeceğinden bahsetmekten kendilerini alamadılar.

Dünde dedik bu günde diyoruz Sağlık Personeli Meslek Odası, herhangi bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, bu mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ve kamu ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kurulan tüzel kişiliğe sahip kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır.

 Bu Kanunun Meclisten geçerse Meslekleri ileri taşıyacak ve sağlık çalışanın ezilmesini engelleyecektir.Bunu savunmaya devam ediyoruz.Artık inatlaşma bırakılmalıdır.


Bizim isteğimiz ve gönlümüzden geçen Bu Kanun Teklifine Sağlık Mensupları Meslek Odası Kanunun eklenmesidir. Bu gerçekleştiği takdirde Sağlık alanında buluna meslek derneklerinin önündeki odalaşma yönündeki engeller kalkmış olacaktır.Biz Alt komisyonda görüşülürken bu konunun gözden geçirilmesi ve tekraren değerlendirilmesini TBMM çatısı altında bulunan tüm millet vekillerinden talep ediyoruz. Bu durum sağlık meslekleri adına ve ülkemiz de sağlık çalışanları adına sağlıkta dönüşüm ve iyi bir açılım olacaktır.



Saygılarımla

Hüseyin AYHAN

Sağlık Personeli Nasıl Sindirildi?


Değerli Sağlık Çalışanı Meslektaşlarım , Sayın Milletvekilleri, Sn Sağlık Bakanı ,Bakanlık Bürokratları ve Ülkemizde var olduğunu düşündüğümüz Sendika Başkanları,

Sağlık Personeli Nasıl Sindirildi?
Siyasi otoriteden güç alan yöneticiler kendilerine karşı gelebilecek yorum,görüş ve karşıt görüş bildiren tüm sağlık personelini potansiyel güç olarak görmeye başladı .

Bununla birlikte kendisi gibi düşünüp,söylemeyen sağlık personellerini ya kurumlarında psikolojik olarak baskıladılar yada geçici görevlendirmelerle başka kurumlara sürgün gönderdiler. 

Sağlık çalışanları bu zorlamalar ve mevcut durumları ile kendisine dokunulmadığı müddetçe bana değmeyen yılan bin yaşasın mantığını güden,mesleği ile ilgili alakası olsun olmasın her türlü işlemi yapan bir meslek gurubu haline dönüştürülmüştür..

Bu gün kamu kurumlarında çalışan personelin yaklaşık %30 Sağlık personelinden oluşmaktadır.Buna rağmen en fazla asimile edilen,meslekler arası çatışmaya sokulan,statüleri kaybettirilen,kast sistemi ile çalışan bir meslek gurubu haline dönüştürüldü,

En Tepede Sağlık Bakanlığı,il Sağlık Müdürlüğü,Hastane Başhekimliği,Klinik şefleri ve bunlara yaranmak için var olan diğer Makamlar, bunlar ne yaparlar sinsile yolu ile doktor oldukları için emreder diğer biz köleler(Yardımcı Sağlık Personelleri) haklarımız bilmediğimiz için bu üst zümrenin her dediğini yaparız ama asla sorgulamayız doğru yada yanlış önemli değil bu üst zümre demişse doğrudur.

 Bu gün Sağlık Bakanlığının ve yöneticilerin bu kadara rahat olmalarının tek sebebi meslektaşlarımızın eline 657 DMK (DEVLET MEMURLERi KANUNU) kitapçığını alıp okumamaları ve hak aramada bir dilekçe dahi yazamayışlarıdır.

Dilekçe verme hakkını bilmediği için çoğu zaman,hakkı olan dilekçeleri veremez onun içindir ki her şeyi kabul eder çalışırız sadece koca mahalle karıları gibi dır dır eder bir birimizi şikayet eder dururuz.Yada bir sivil toplum örgütüne üye olmayız olsak ta ne işe yaradıklarını sormayız. 

Seçerken de hükümet yanlısı sendikaya üye olmayı yeğleriz adı önemli değildir.Hak arayışı değil savunmada kalmak için

Sağlık Bakanlığındaki diğer tabip dışı personel bir araya gelip hak aramamaları için 8 farklı istihdam modelini geliştirmiştir.

Bu gün sağlık personelinin çektiği sıkıntıların tam merkezinde duranlar üyelerine sadece bir yerler götürüp gezdirmeyi ve verilen iftar yemekleri ile görevlerini yerine getirdiklerini söylerler,yada beş yıldızlı otellerde kendilerine yakın olan üyelerini eğitimlere götürdüklerini söylerler ama buralarda da eğitim den çok kişisel şovlar vardır.

Bu güne kadar üyelerinin eğitime zaman ayırmayanlar,üyelerinin maaşından otomatik olarak paraların kesilmesinden hoşnutturlar sadece basılan gazete ve dergilerle eğitim eksikliğini giderdiklerini düşünürler.

Bugün atama nakil yönetmeliği,657 DMK,4483,4688 sayılı kanunları bilmeyen sendika üye sayısı %85 civarındadır.illerde Sendikaların şubelerinin sadece yönetimleri vardır fakat işlev görmezler buralar sadece hükümete yakınlık ve uzaklığa göre işlem yaparlar.Yani tayin yada kişilerin sürgün işlemleri ile uğraşır durular.Asli görevleri olan eğitim ve destek işlevlerini unutmuşlardır.

Yapılan anketlerde kişilerin hangi sendikaya üye olduğunu bilme oranı %45 tir. Yani %55 hangi sendikaya üye olduğunu bilememektedir. Üye transferinin hızlandığı dönemde kişi karşı tarafa geçmek için istifa ettiğini düşünür oysaki istifa ettiği sendika geçmek istediği sendikadır.Burada Sendika il başkanları ve hastane temsilcilerinin markajı unutulmamalidır.

Sağlık Personeli Nasıl işlevsizleştirildi?

Çıkarılan Kanun,Yönetmelik,genelge,tamimlerde tanımların net yapılmaması görev ve yetkilerin net belirlenmesi,yetkilerin nerde başlayıp bittiğin belli olmaması,bu tanımların son maddesine ita amirlerinin vereceği diğer görevleri yapar yuvarlak kelimesi sağlık çalışanını işlevsizleştirilmiştir.

 Ayrıca 2368 part time kanunu ve yataklı kurumlar işletme yönetmeliğine göre tek başına meslek icra edemeyen 25 meslek gurubu çalışmada her işi yapmakta fakat imza ve yetki verilmesi kısmına gelince sayın kanun yapıcılar,oylayıcı olan Milletvekilleri hep görmezden gelir bu durumu. Meclis komisyonunda bekleyen Meslek Yüksek Okulları Meslek Oda Kanunu Sağlık Bakanlığında Doktorlar TMMOB odasına takılır duruda buna milletvekilleri de alet olur ya buna acırız. Kendilerine aktarılan yanlış anlatılan bilgilerle ülkede yaklaşık 800.000-900.000 kişinin hayatı ile oyarlar ama haberimiz yok derler.
Yada görüşmelerimiz sırasında şimdi imza versek bile Mecliste genel başkan istemezse oylamada el kaldıramayız diyen zavallı vekillerimiz acaba demokratik haklarını ne zaman kullanacaklar. Yada demokrasi adına paket açanlar Sağlık personeli için Anayasamızın 135.maddesi ile verilen Meslek Oda Kanunu uygulamak için ne zaman paket açacaklar.

Mesleki Yeterlilikleri yapılmamış ve meslek tanımları yapılmamışken buna seyirci kalan meclisteki Milletten Yetki Alan MiLLETVEKiLLERi en az kanun yapıcı bürokratlar kadar suçludurlar. 

Mevcut çalışma şartlarını,kanun ve yönetmeliklerini bilmeden ;sadece 1-2 kişinin isteği için çalışma saatlerinin ve özlük haklarının alınması hangi adalet ve ulusal devlet yapısına uyar bu konuda meclisimizde görev yapan tüm MiLETVEKiLLERiMiZi duyarlı olmaya ve bu konuları incelemeye davet ediyoruz.

Bu sorunları zamanında meclise ve ilgili yerlere sadece siyasi yakınlaşma olması için susanlar acaba yarın bu haklar elimizden alınca ne yapacaklar.Kendileri için problem yok çünkü biz çalışanların aldığı maaşın 3-4 katı maaş alarak kendi hayatlarını garantiye almış olacaklardır.Bu gün ülkede siyasetle gelen ve siyasetle gelmeyenler diye ayıranlar nasıl üyelerine bunu anlatacaklardır. 

Anlatırız dediğinizi duyar gibiyim evet haklısınız dilekçe yazmayan,mutemet’in kim olduğunu bilmeyen,hangi sendikaya üye olduğunu bilmeyen hatta KASiM 2009 itibari ile rızası olmadan üye aidatı çalışandan kesilemeyeceğini bilmeyen bir personel gurubu var dediğinizi çok iyi biliyorum.

Sağlık Çalışanları meslektaşlarım rızanız yoksa sendika ödeneğinin kesilmememsi için çalıştığınız kurumaların özlük işlerine müracaat ediniz.Acaba bu sendika aidatı devlet tarafından verilmezse sendikalar üye kaybedeceklerinden mi korkuyorlar.

Tam Gün Yasa Tasarısına Evet Diyenler,Kamu Hastane Birlik Reform Yasasına tam destek verenler neden korkuyorlar acaba ? Evet STK lar olarak bu üye üzerinden devlet keseneğinin kaldırılmasını sonuna kadar destekliyoruz.Herkes üye olduğu Sendika yada diğer STK olan dernekleri bilecek ve parasının karşılığını isteyecektir.şu an para devletten verildiği için hiç kimsenin hiçbir şeyden haberi olmamaktadır. Bizce bu STK ların yarışı için demokratik bir ortamdır.

Sağlık Personeli Nasıl Komutla Çalışan Makine Haline Geldi ?

Performans sistemi ile sağlık çalışanı yıllık izni ve hasta olsa bile hastalık iznini kullanamamaktadır. Eğer Tam Gün Kanunu geçerse mesai sonrası çalışma ile sağlık çalışanı iyice köleleştirilecek ve yaşam şartları ve aile ortamı bozulacak ve tükenmişlik sendromu yaşayacak,tıbbi malpraktis hatalarına daha fazla düşecektir.

 Performansa dayalı sistemde pastadan en fazla pay almak için yapılsın yapılmasın fatura edilen işlemlerden en fazla payı bu meslek gurubuna verilmektedir. Tabip dışı personel belli bir rakamı geçememektedir.
Ayrıca sağlık bakanlığının dünya bankasından aldığı direktifler sonrası sağlık çalışanını 8 farklı statüde istihdam etmesi de bunun en bariz göstergesidir. 

Sözleşmeli olarak çalışanın iş güvenliğinin ne kadar sıkıntida olduğunu geçen hafta Bartında olan olayla su yüzüne çıkmıştır. Sözleşmeli ve taşeron çalışan meslektaşlarımıza H1N1 aşısı yaptırılmazken diğer sağlık çalışanlarına zorunlu koşulması da adil ve eşitlik ilkesine uygun değildir.

 Anne ve babasından ayrı yaşayan sözleşmeli meslektaşlarımız,yada çocuğunun yürüdüğünü göremeyen babalar,dağılmış aileşer,manevi yönden çökmüş Çocuklar var yarınlarda bu çocuklar hep asi ve saldırgan olacaktır.Oysaki Sağlık Bakanlığı Emniyet ve Milli Eğitim Bakanlığındaki gibi 3-4 yıl çalışma zorunluluğu daha sonra tayin hakkı verilse kimse karşı çıkmayacaktır.

Çalıştığı ilde (Güney Doğu Anadolu Bölgesi) yapılan yolsuzluğu cumhuriyet savcılığına ihbar eden sağlık çalışanı ilin sağlık müdürlüğüne bağlık ilçe sağlık grup başkanlığı ve ona bağlı sağlık ocağı sorumlu hekimi ve şikayete bulunan hekim tarafından yıldırma politikası yapılarak istifaya zorlanmaktadır. Susturularak sağlık çalışanları sadece iş yapan makine ,robotlar şekline dönüştürülmek istenmektedir.

Önümüzdeki hafta bu sorun çözümlenmezse dernek olarak bu sağlık çalışanı meslektaşımıza yapılanlar ve orada yapılan kazançlar kamuoyuna deklere edilecektir.
Saygılarımızla
Sağlık Hizmetleri Sınıfı Çalışanları Derneği
Yönetim Kurulu A.
Genel Başkan
Hüseyin AYHAN

SAĞLIKTA 2023 İNSAN KAYNAKLARI VİZYONU

 SAĞLIKTA 2023 İNSAN KAYNAKLARI VİZYONU
Ülkemizde 2003 yılından itibaren uygulamaya başladığımız Sağlıkta Dönü- şüm Programı (SDP) ile sağlık hizmetlerini etkili, verimli ve hakkaniyete uygun bir şekilde organize etmeyi ve sunmayı amaçlamaktayız. Ayrıca SDP ile sağlık hizmetlerinin finansmanı üzerinde de çalışmalar yapmaktayız. SDP’nin önemli bileşenlerinden olan Genel Sağlık Sigortası (GSS)’nı, sağlık hizmetlerine erişimin kolaylaştırılması ve hizmet kalitesinin artırılmasını gerçekleştirmiş durumdayız. Sağlık bilgi sistemleri, akılcı ilaç ve malzeme kullanımı, Sağlık Bakanlığının planlama ve denetleme rolünü güçlendirme konularında da önemli ilerlemeler sağladık. Tüm bunlara karşın sağlık insan gücü sayımızın yetersizliğinin sağlık sisteminin geleceğini olumsuz etkileyebilecek durumda olduğunu da belirtmek isterim.
DETAY İÇİN RESMİ TIKLAYINIZ

SAĞLIK PERSONELİ HEKİM YÖNETİCİ İSTEMİYOR

SAĞLIK PERSONELİ HEKİM YÖNETİCİ İSTEMİYOR

Değerli Sağlık Çalışanları sizinle saha tarama anketimizin bir bölümünü daha paylaşmak istiyoruz.Bu anket sonucuna göre ankete katılanlar YÖNETİCİSİNİ DOKTOR İSTEMİYOR.
Bilindiği gibi Sağlık Bakanlığı 2012 yılında radikal bir adım atarak Sağlık kurumlarının hem işleyişi hem de yönetiminde, Dünya Bankası (World Bank) normlarına uygun yapılanmaya gitti (Kamu hastane kurumu, hastane yöneticisi vs.).
Bu yapılanma çok tartışılmadan SAĞLIK BAKANLIĞINCA Uygulamaya sokuldu.Bu STK larınca çok tartışıldı.Sağlık Bakanlığı bu uygulama ile kısa sürede bazı pozitif sonuçlar aldığını  özellikle kurumların bütçelerinde önemli tasarruflar elde edildiğini ifade etti Konunun karşıtları  .finansal anlamda elde edilen ya da edilecek başarı sağlık sektörü gibi dev bir alanda beklenen köklü değişiklikler için yeterli görmedi, Finansal başarının tek başına yeterli olmadığını bunun için  insan kaynakları, hizmet kalitesi, hız, liyakat, çalışan memnuniyeti, verimlilik, gibi diğer çıktılarla da desteklenmesi gerektiğini ifade ettiler
Mevcut yapı incelendiğinde illerimizin Kamu Hastane Sekreterliklerinde toplam 87 genel sekreter görev almıştır. Bunların 85 tanesi hekim 2 tanesi idari kadrodan gelen hekim dışı personelden olduğunu gördük
Ülkemizde hastane yöneticileri, il sağlık müdürlükleri ve halk sağlığı müdürlüğünü de hesaba kattığımızda, ülkemizin sağlık yönetiminin baskın bir şekilde hekimler eliyle yürütüldüğü görmekteyiz Şurası bir gerçek ve hepimiz şunu söyleriz “hekimler eğitimleri boyunca sadece tıpla ilgili alanlarda derinlemesine eğitim almakta; finans, muhasebe, pazarlama, insan kaynakları, yönetim, iletişim, satın alma, örgütsel davranış, girişimcilik, kalite gibi konularda eğitim almazlar”
Ne yazık ki 2012 yılından sonra yapılan değişiklikle; tek başlarına geçtikleri dev bütçeli kurumlarda yetki ve sorumluluk üstlenmekte ve kurum ile ilgili doğrudan karar vermektedirler. Çoğu kez sınama yoluyla ve sezgilerle hareket etmektedirler.Ekip uyumu içerisinde çalışamadıkları için kurumsal bir çok sorunlar yaşanmaktadır. Örneğin, bir hekim, önüne gelen kurum bilançosunu yorumlamakta ya da kamu ihale kurumunun satın almayla ilgili konulardaki yönetmenliklerini anlamakta epey zorlanmaktadır.
Artık kurumları yönetmek için profesyonel yöneticiler olması  yeterlidir. AB ülkelerindeki  adı ile CEO lar tarafından profosyonel bir ekiple yönetilirken maalesef ülkemizde müdür, koordinatör, sekreter veya değişik isimler verilerek yapılmaktadır  AKTİF SAĞLIK-SEN olarak  sağlık kurumlarını sevk ve idare için, illa tıp fakültesi okumuş birisine ihtiyaç olmadığını düşünüyoruz.. Sektörü yakından tanıyan ve yönetim becerisi olan bir sağlık yönetimi mezunu sağlık idaresi mezunu olan kişilerce de  bu görev yapılabilir.Bunun yapılması halinde 3500 hekim görev başında olacağından ülkemizin acil hekim sayısı karşılanmış olacaktır..
Bilindiği gibi Sağlık Bakanlığı‘nın iki il dışında atadığı kişiler hekim kökenlidir.Bu iki CEO’ Diğerlerine göre daha başarılı olmasına rağmen SAĞLIK BAKANLIĞI ve İdari Hizmetler Başkanının  DOKTOR olması noktasında diretmektedir. Biz bu durumu kabul etmiyoruz HEKİM YERİNE SAĞLIK İDARESİ Mezunları YÖNETİMDE görmek istiyoruz.
AKTİF SAĞLIK-SEN olarak kamu hastanelerinin yöneticilerine MESUL MÜDÜR BELGESİ düzenlenmeli bununun için en az beş (5)yıl kamu yada özel sektörde idarecilik yapma şartı  aranmalıdır.
 BU mesul müdürler idari ve adli yönden kurumlara karşı sorumlu olmalıdır.AB ülkelerinde yönetimler bu şekilde oluşturulmaktadır. Hem ülkemizde hem de yurt dışındaki birçok özel hastanenin başında hekim olmayan profesyonel yöneticiler yer almaktadır.Ülkemizde bir çok özel hastaneyi buna örnek gösterebiliriz
Ülkemizde 663 sayılı KHK ile yapılan yapılanma hantal ve ağır işleyen bir yapısı ile kastlar sistemi oluşturarak bürokrasiyi artırırken,hizmet alanları sıkıntıya sokmakta daha fazla paralar verilerek idarecilerin göreve gelmesi sağlanan bir yapılar şeklindedir.
663 sayılı khk ile oluşturulan yapı sunuluş mantığının dışında işlev görmektedir.Eğer her işe yine CEO bakacaksa diğer yöneticilerin bulunmasının anlamı olmadığı sadece koltuk işgal edip bu insanlara para vermekten öteye gitmediğini görüyoruz.
AKTİF SAĞLIK-SEN olarak hekimlerin kendi asıl uzmanlık alanlarına odaklanması o alanda eğitimlerini ve akademilerini geliştirmeleri gerektiğini,yönetimlere bilimsel yönden katkıda bulunmak için komisyonlarda yer almalıdır diyoruz.
663 sayılı KHK ile kurumların ayrışmasının ne kadar mantıksız olduğunu gördük.Bu yapılan işlemle sadece birilerine makamlar verilirken ülke kaynakları çarçur edildi.Kopyala yapıştır mantığı ile yurt dışından kopyalan yönetme mantığı çökmüştür.Siz hiçbir özel hastaneye yönetimine KART yazıp işçi yada bir personel alınsın diye yazı gönderen siyasetçi  yada parti teşkilatı gördünüzmü? Yada kaç özel hastane yönetimi bu kart kabul eder ve istihdam oluşturur.
Ama maalesef 663 ruhunda siyasilerin adam yerleştirme yerleri olarak sağlık kurumları var.Hizmet alım yolu ile yapılan işlerde çalışanların referanslarında siyasilerin kartvizitleri var bu nedenle hastane yöneticileri karışamamakta bu insanlar kendi dünyalarında kafalarına göre çalışmaktadırlar
663 Sayılı KHK Sonrası; 657 sayılı yasa, Memurların, Kariyer ve Liyakat  ilkesine göre yükselebilmelerini öngörmüş olmasına rağmen, yıllardır uygulana gelen kayırmacılık sistemi nedeniyle kamu kurumları yönetilemez hale getirilmiştir. Kamu Kurumlarındaki yönetim makamları, siyasetçilerin ölçüsüz müdahaleleri ile ehil olmayan kişilerin eline bırakılmıştır.
Bir yönetici, idealist  bir şekilde görevine başlasa da, kendini gerçekleştirmek için çok yoğun emek harcasa da, siyasetin aşırı müdahalesi sonrasında, Kurumunu yönetememekte ideallerini ve yeteneklerini çok kısa süre içerisinde kaybetmektedir. Kamu kurumlarının yönetilememesi,  memurların yeteneksiz olmasından değil; Memurların, ehliyetsiz ve yeteneksiz kişilerce baskısı altına alınmasından kaynaklanmaktadır.
Özel sektörden yönetici transferinin yapılacak olması, kamuda çalışan memurları başarısız gibi gösterilesi ALGI DAYATMASI KABUL EDİLEMEZ. 
AKTİF SAĞLIK-SEN olarak fırıncı,oduncu,kasap v.b kişilerin yerine SAĞLIK İDAERİ Mezunlarınca yapılmalıdır. KPSS alımlarında bu okul mezunlarına kontenjan tanınmalıdır.Artık sağlık profosyenellerce yönetilmelidir. Bu tutum 657 sayılı yasanın ruhuna işlemesi gereken kariyer ve liyakat ilkesine, Devlet yönetim kültürü ve teamüllerine  uyulmalı 657 DMK nın 36 maddesinde yapılan değişikliğin 190 sayılı KHK ye eklenerek bumeslek guruna devlet memurluğu ile beraber idarecilik yolu açılmalıdır.
Sonuç Olarak; Hastanelerin bir çok fonksiyonunu (satın alma, personel, lojistik, kalite vb.) olan sağlık kurumlarında SAĞLIK İDARECİLERİ   yani  alanında uzman kişilerle koordineli bir şekilde yapmalarıdır.
Dünyanın en eski ve önemli mesleklerinde birisini icra eden olan hekimlerin hastalarıyla ve eğitimini aldıkları alanla daha fazla ilgilenmeleri gerektiğini ifade ediyoruz.
 Saygılarımızla
Hüseyin AYHAN
Aktif Sağlık-Sen
Yönetim Kurulu .A.

SAĞLIK MEMURLUĞU TARİHEMİ KARIŞTI?

SAĞLIK MEMURLUĞU TARİHE'Mİ KARIŞTI?
Son günlerde sağlık memurluğunun görev yetki ve sorumlulukları yapılmadığı için Sağlık Memurluğunun kaldırıldığı ile ilgili bazı sağlık sitelerinde haberler görmeye başladık.
2 Mayıs 2007 tarih ve 26510 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Hemşirelik Yönetmeliğini kaç kişi biliyor yada hatırlıyor.
Bu Yönetmeliğin  7.Maddesine eklenen Geçici Madde 2 (iki) de yer alan şu ibareyi bir hatırlatalım isterim…
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce hemşirelik ve hemşireliğe eşdeğer  sağlık memurluğu programlarından mezun olanlar ile halen bu programlarda kayıtlı bulunan öğrencilerin kazanılmış hakları saklıdır.
Hemşirelik eğitimine eşdeğer sağlık memurluğu programlarından mezun olanlar hemşire olarak çalışırlar.
Hemşirelik eğitimine eşdeğer sağlık memurluğu programının adı, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren hemşirelik programı olarak değiştirilir ve programlar birleştirilir.
Üniversitelerin hemşirelik programlarında ülke ihtiyacını karşılayacak yeterli kontenjan oluşturulmak üzere 5 yıl süre ile sağlık meslek liselerinin hemşirelik ve hemşireliğe eşdeğer sağlık memurluğu programlarına öğrenci alınmasına devam olunur ve bu programlardan mezun olanlara hemşire unvanı verilir.”
 
Görüldüğü üzere 2007 yılında zaten sağlık memurluğunun bittiği ilan edilmişti.
Peki bu arada o dönemde yetkili olan sendika ve ikinci en çok üyeye sahip olan şimdiki yandaş sendikalar bu konuda ne yaptılar .
Hiç bir şey mesleğin yok olduğunu ve ileriyi görenler gemiyi terk etti,masa başı işlere yöneldiler.
2008 YILINDA ANTALYADA ŞİMDİKİ YANDAŞ SENDİKANIN TOPLANTISINDA BU SÜRECİ HAYKIRARAK DİLE GETİRMİŞTİM
SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM VE BOLANYA SÜRECİ MESLEKLERİ ÖLDÜRECEK DEMİŞTİM.
O ZAMAN BENİ (ŞİMDİKİ YANDDAŞ SENDİKANIN ESKİ GENEL BAŞKANI VE YÖNETİM KURULU) HAYALCİLİKLE SUÇLADILAR GELİNEN NOKTADA BİR KERE DAHA HAKLILIĞIM ORTAYA ÇIKTI.
ÖNEMLİ OLAMN GÜÇ SAHİBİ OLMAK DEĞİL,GÜÇ İLE KIRİZLERİN ÜZERİNE GİDE BİLMEKTİR.BİR YERLERE YASLANARAK SAYI ARTIRMAK DEĞİLDİR.SORUNLARA ÇÖZÜM ÜRETEBİLMEKTİR…
O Dönemde;bu konularda da bakanlık nezdinde girişiminde  bulunan Sağlık Memurları Derneği ve Sağlık Hizmetleri Sınıfı Çalışanları Derneği bir şeyler yapmaya çalıştı. Dernekler o dönemde çok kısır döngüde ve kurumlarca nerdeyse kayda alınmayan sivil Toplum Örgütleri şeklinde idi.Adı büyük olan sendiklar sadece seyrettiler. Şuan dernekler artık biraz daha varlığını hissettirir oldu.
 
2 Mayıs 2007 tarih ve 26510 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Hemşirelik Yönetmeliği ile başlayıp 22.05.2014 tarih ve 29007 sayılı Resmi Gazete de yayınlanan Sağlık Meslek Mensupları ile Sağlık Hizmetlerinde Çalışan Diğer Meslek Mensuplarının İş ve Görev Tanımlarına Dair Yönetmelik ile Sağlık Memurları (Toplum Sağlığı Teknisyeni) görev tanım ve yetkileri yapılmayarak  sağlık camiasındaki unutulan meslekler arasında yerini aldı
Cumhuriyet Öncesi Dönem : Sultan Abdülmecit zamanında 1845 yılında Askeri Tıp Okulu’nda hekimlerden ayrı olarak eğitilen insanlara denilirken, 1910 yılında Dr.Besim ÖMER Paşa’nın girişimiyle İstanbul’da açılan Sağlık Okulu’nda çiçek aşısı uygulamak ve bulaşıcı hastalıklarla mücadele etmek amacıyla erkek ve kadın “Küçük sağlık memurları” yetiştirilmiştir.
Cumhuriyet Dönemi: 3 Mayıs 1920 Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı kurulmuş ve 1924 yılında Sağlık ve Sosyal İşlerde özellikle Bulaşıcı Hastalıklarla savaşta hükümet hekimlerine yardımcı olmak ve aşı uygulamakla görevli “Küçük Sıhhat Memurları” yetiştirmek üzere İstanbul ve Sivas’ta Küçük Sıhhat Memurları Mektebi adı verilen ve öğrenim süresi 2 yıl olan iki okul açıldı 1961-1962 ders yılında Sağlık memuru ve Hemşire yetiştiren okulların adı Sağlık Koleji olarak değiştirilmiş. Öğrenim süresi 4 yıla çıkarılmış. 1969 yılında bazı Sağlık memurluğu bölümlerinde laboratuvar, röntgen, çevre sağlığı teknisyeni yetiştirmek üzere başka alanlarda eğitim- öğretim sürdürülmüş ve bu alanlardan mezun olanlara da Sağlık Memuru ünvanı verilmiştir. 1976 yılında da Sağlık Kolejleri 4 yıllık lise eğitimi veren Sağlık Meslek Liselerine dönüştürülmüştür. 1980’li yılların sonuna doğru LİMME Programı doğrultusunda lise üzerine bir yıllık süreli kurs programı ile Sağlık Memuru yetiştirilmiştir. 
 
Ülkemizde bir dönem Sağlık Sektörünün eksik kalan her yerinde adeta  tampon eleman  görevi gören ve verilen işleri itirazsız eksiksiz yüzünün akıyla yerine getiren bir meslek grubu olan Sağlık Memurluğu maalesef tarihe karışmış görünüyor.
 
Özellikle 2000 yılından önce sağlık alanında otorite sahibi olan  Sağlık Memurları toplumun sağlığı alanındaki tüm ihtiyaçlarını gidermek için canla başla mücadele etmişler. En ücra yerlerde sağlık hizmeti verebilmek için  özveriyle çalışırlarken,Öyle ki doktorun olmadığı yerde rapor yaz bileme hakkı bile olan bu meslek gurubunun dönemi sona ermiş gibi görünüyor,2007 yılından önce bu unvanı elinde bulunduranlar bu unvanlarını korumaya devam ediyor.Sahada zaten çok fazla sağlık memuru ve toplum sağlığı memuru kalmadı çünkü bu meslek guruplarının bir çoğu masa başında görev ifa ediyor.
 
Bir dönem sağlık memuru; doktoru olmayan, suyu, yolu, elektriği olmayan köylerin  atandıklarında doktor gibi itibar görür orada tek başına sağlık hizmeti veridi
Askerde Doktor olmayan Askeri Revirlerde Vatan hizmeti yanında sağlık memurluğu görevini yapardı  
Hasta Kabul, Döner Sermaye, Servisler, Poliklinikler, Çevre Denetimleri,Acil Sağlık Hizmetleri  buna benzer bir çok yerlerde ve görevlerde itiraz bile etmeden Sağlık hizmeti sunumunda gecesini gündüzüne katarak fedakarca çalışan sağlık memuru arkadaşlarımız Sağlıkta Dönüşüm ve Bolanya Sürecinin Mağduru oldular
Sağlıkta Dönüşüm Meslekleri Öldürmeye devam ediyor. Sırada Laboratuar,Radyoloji,Anestezi,Ameliyathane teknisyen ve teknikerlikleri var nedeni ise son yönetmelikte yayınlanan sağlık bakım teknisyeni  her işi yapacağı için bu mesleklerde kısa bir süre sonra sağlık memurluğu gibi yavaş yavaş sönecektir.
 
Saygılarımla
Hüseyin AYHAN
Aktif Sağlık-Sen
Genel Başkanı

"Sağlık meslekleri öldü, yaşasın işsizlik"



Bir zamanlar sağlıkta bazı meslekler vardı, hatırlarsınız. Allah rahmet eylesin bazıları öldü; bazıları da meslekler ölmek üzere can çekişiyor Sonrasında zaten çalışan ölüyor.

Günün birinde güzel ülkemde; laboratuvar mesleğini herkes yapar oldu, Laboratuar Teknisyenleri ve Teknikerleri için meslek öldü.

Bu, nasıl bir durum tarifi yok anlatılmaz yaşanır. Bir gün Ülkenizin Sağlık Bakanlığı Bir genelge düzenler ve artık bu meslek yok,çünkü artık cihaz başı eleman tanımı vardır, sokaktan tutuğunu getirdiğini çalıştır.Millet Vekiline göre ,Sağlık Bakanlığına göre ,Yöneticilere göre hatta uzmanlara göre her şey normaldir.

 BİR SABAH kalkarsanız ki her şey altüst olmuş, hayatınız karabasana dönmüş. Bunda suçlu sadece Milletvekilimi,Sağlık Bakanlığımı ,Yöneticilere,uzmanlar,eğitimciler mi? 

Suçlu biz çalışanlarda suç yok mudur. Sadece rahatını düşünenler,saat hesabı,Dakika hesabı yapanlar,mesleğine sahip çıkmayanlar,sesiz kalanların suçu yok mu bu meslek kendi kendine ölmedi her halde? 

Ben kamuda çalışıyorum bana bir şey olmaz diyenler Alın Size KAMU HASTANELERİ BİRLİK YASA TASARISI “ hadi bir şey olamaz diyen meslektaşlarım. Konuşun susmayın neden ? öldü bu meslek ben söyleyeyim; kanunları bilmemek ,Anayasadan,Uluslar arası anlaşmalardan doğan eylem haklarını kullanmak yerine siyasilerin arkasına yada sendikaların iktidar gücüne sarılıp sessiz kalmak,

Düşünün mesleğinizde 20 yıllık çalışansınız ve yaşınız 44 işsiz kaldınız. Mesleğinizde ustasınız ama başka iş bilmiyorsunuz. 

Günün birinde laboratuarlık Teknikerliği ortadan kalkıyor, ne yaparsınız? İşsiz kaldığınızda iş ararsınız. Oysa burada arayacak işiniz de yoktur, 

Çünkü mesleğiniz ölmüştür. Bu durumu zaman içinde ne kadar çok yaşadık, kaç meslek var ki, gözümüzün önünde yitip gittiler: Nasıl kayboldular anlayamadık bile Adına AB uyum yasaları dediler ve meslekleri eğitim yerine sertifikaya dönüştürdüler. 

Daha acısı buna bile gerek kalmadı,siyasette tanıdık varsa sertifikada gerekmez buna da gerek yok.

Sadece Laboratuar teknikerliğimi öldü Hayır TIBBİ DÖKÜMANTASYON VE SEKRETERLİK(TDS) başka RADYOLOJİ TEKNİKERLİĞİ Yetmez,AMELİYATHANE TEKNİSYENLİĞİ VE TEKNİKERLİĞİ Yeter mi? Yetmez ANESTEZİ TEKNİSYENLİĞİ VE TEKNİKERLİĞİ biraz daha sayalım Zaten Herkes HEMŞİRE,SAĞLIK MEMURU(TEKNİSYENİ) Her iş yapar o zaman ne gerek var bu kadar Sağlık Meslek Lisesine ,Sağlık Meslek Yüksek Okuluna bu okullarımız birde akredite değil(Uluslar Arası denkliği yok) daha acısı DEVLET MEMURLUĞU öldü Yaşasın TAŞERON İŞCİLK yani (MEMURLUK OUT ; KÖLELİK İN) 

Kamuda 657 deyim bana bir şey olamaz deyip yanındaki 4/Bli ve 4924’lü olarak çalışan meslektaşına hor bakıp ezen,onlarla alay eden bu özelleşmeye sesiz kalan sağlıkçılar ve sendikalar yaşasın KAMU SENDİKACILIĞI ÖLDÜ üyeleri nerden bulacaksınız bakalım? Hak aramada aynı masa ve sahaları paylaşmayanlar yarın vicdanlarınız da hesap verme zamanı değimlidir.


Bir zamanlar hastane hastalar azdı her şey manueldi ve o dönemde Sağlıkçı çok itibarlı, çok saygın bir meslekti. Kapitalist düzen günün birinde karar verdi, iki yıl içinde cihaz başı eleman ve hizmet karşılığı Tüm laboratuarlar özleşmeye başladı Sağlık Çalışanları (kenar köşe Polikliniklerde çalışmaya başladı (bir kaç eleman hariç) Sağlık meslek olmaktan çıktı. Herkes Sağlık Çalışanı oldu;Eğitimli Sağlık çalışanına gerek yoktu; YAŞASIN ARTIK MESLEK ölmüştü.



Sağlık Kurumlarında,tek tip memur vardı bir gün WORLD BANK ve IMF heyeti kapıdan içeri girdi Günün birinde adına "SAĞLIKTA DÖNÜŞÜMÜ" dillendirerek bu iş doktor üzerine kurdular ama bu yeterli değildi ne yapılmalıydı önce Personel Reform Yasası,Tam Gün Yasası Kamu Hastaneleri Birlik Yasa Tasarısı olmalı ve diğer sağlık personeli farklı statülerde çalışmalı ve tek başına hareket etmeleri engellenmeli ölüm gösterilerek sıtmaya razı olmalı idi çalışanlar,Aileler parçalanmalı,asker dönüşü işe başlayamamalı çalışanlar arasına döner sermaye nifakı içine de biber olarak katsayı farklılıkları tatlı olarak riskli birimler sokulmalı.

Ölüm duası olarak da yıllık izinleri kullanamamak okunmalı idi hey gidi günler hey yaşasın MESLEK ÖLDÜ
HÜSEYİN AYHAN
AKTİF SAĞLIK-SEN
GENEL BAŞKANI


Sağlık personeli nin sağlık personeli ne yaptığını düşman yapmaz



Sağlık personeli nin sağlık personeli ne yaptığını düşman yapmaz

                                                                                                     11.08.2010 / 00:00






Öyle bir dünya hayal edin ki içerisinde bulunan herkes mutsuz, karamsar, yarından umutsuz, birde bir biri ile kavgalı. 

Ya kamu adına görev yapan yöneticilerin; sırf hırsları uğruna ezdiği çalışanlar gurubu yokmu?

Evet, var ama bu kesim hep susmuş, susturulmuş, sindirilmiş, bilmedikleri mevzuatlardan dolayı her türlü baskıya razı olmuşlar.

Peki, kamu adına yöneticilik yapanların böyle hakları var mı? Hayır yok ama hak aramasını bilmeyen ya da rahatını düşünen guruplar olarak hep ezilmeye mahkum edilmişiz.


Uluslar arası Anlaşmalardan doğan haklarımızı,657 Sayılı DMK, Yataklı Kurumlar İşletme Yönetmeliğindeki haklarımızı bilmediğimizden kamu adına görev yapan yöneticiler kanun koyucunun iyi niyetle koyduğu gereğinde, lüzumunda vb. görevler sonuna konan ifadeleri hep kötü kullanarak sağlık çalışanını mağdur etmişlerdir.

Bu gün ülkemizde Kamu Sendikacılığı adına sağlık alanında yaklaşık 15-20 sendika var,1990 yılından bu yana bu sendikalar bu konulara neden çözüm aramadılar. Çünkü bu ifadeleri kullanarak adam kayırmacılığı ya da karşıt görüşlüleri sürmek için kullandılar.

Bugün rüşvet gibi dağıtılan müdür yardımcılığı kadroları, sağlık müdür yardımcılıkları bunun en bariz örnekleridir.

Öyle bir çalışma ortamı hayal edin ki herkes bir birine düşman edilmiş, elinde yetkiyi bulunduran konumuna göre bir altındakini canını çıkartırcasına eziyor, ya da çok basit bir olayı idareye yansıtarak altındaki hakkında şikayette bulunarak egosunu tatmin etmeye çalışıyor.

Peki Sağlık Bakanlığı Bu konuda ne yapıyor; olayları yerinden çözdürmeye çalışıyor müfettiş atamıyor, yerinden çözümde ilin siyasi arenası olaya taraf olarak güçlü yanı tutarak ya da kendisine yakın tarafı tutarak olaylar sonuçlandırılıyor. Biz iddaa ediyoruz Sn Sağlık Bakanı ülkemizin değişik illerinde bilgi vermeden, denetleme yaparsa yada müfettişlerini vatandaş gibi kurumlara göndererek gezerse bu konuları net bir şekilde görecektir.

Aynı sendikal düşünceyi paylaşmadığı için sürülen birçok personel halen mağdur durumdadır, ya da düşüncelerini direk söylediği için ilden 150-200 km uzağa sürülen sağlık personelleri kamu adına idarecilik yapanlar tarafından sürülerek aile bütünlükleri sarsılan ve ekonomik çıkmaza sokulan sağlık personelleri sayısı azımsanmayacak kadar yüksektir. 


Peki bunca sıkıntının kaynağı ne? Makamları koruya bilmek ve bir yerlere diyet borcunu ödemek değimlidir.

Hazreti Ömer Halifeliğinde; Allaha yalvararak dağdaki kaybolmuş koyundan beni mesul etme dediğini ya da eşinin evine bir iki fazla eşya aldığını görünce demek ki ben sana fazla ev harçlığı vermişim ve ben fazla maaş alıyorum dediğini hepimiz hatırlarız. Ne değişti yöneticilerde Allah korkusu ortadan kalktı, kişisel çıkarlar ön plana çıktı, öyle bir an geldi ki sadece ben olmalıyım benden başkası yalan diye düşünülmeye başlandı.

Son dönemlerde kurumlarda anlamsız şekilde üstler tarafından astlar(Sağlık Personelleri) ezilmeye ve hatta daha ötesinde anlamsız şekilde soruşturmalar açılmaya başlandı.

Bununla birlikte kurumdan gönderilmekle tehdit edilmeye başlandı. Ne oluyoruz yoksa aynı gemide değimliyiz bu gemi su alırsa hep beraber batacağız ama birileri ısrarla bu kanala su akıtıp ters yönde değirmen taşını döndürmeye çalışıyor 

Hastaneler Özelleştirilmeye çalışılırken Tam Gün Yasası ile bir gurup korunurken diğer sağlık personeli yok sayılırken Kim kimden daha önemli ki bir birimizin ipini çekmeye çalışıyoruz.

Ülkemizde tüm sağlık çalışanlarının özlük hakları alınırken bizler tabanda neyin kavgasını yapıyoruz.Yada neyi paylaşamıyoruz.Yunus Emre’nin ifade ettiği gibi “Malda Yalan Mülkte Yalan Var Birazda Sen Oyalan”

Birileri hekim olduğu için her türlü haksızlığı ve yolsuzluğu yapacak ama kimse görmeyecek yada ihalelerde yan yandaş firmalara iş verilecek birileri susacak bu ne yaman çelişkidir böyle... 

Son zamanlarda basında hep yer alan en önemli haber başlıklarında Sağlık Personeli darp edildi,Sağlık Personeli intihar etti,yada sağlık personeli ile hekim kavga etti haberleri hiç eksik olmamaktadır.Bunun tek nedeni sağlık camiasında çalışan bizler bir birimize ip takıp yere düşürmeye çalıştığımızdan ve birlik olamadığımızdandır.

İnsanın kendine yaptığı kötülüğü yedi alem yapamaz derler. Bizde sağlık camiası olarak bir birimize yaptığı kötülüğü başkası asla yapamaz.

Bu şekilde saflara ayrılıp,yada farklı istihdam modelleri ile çalışmaya devam edildiği müddetçe ve kafamızı tavus kuşu gibi toprağa gömdüğümüz müddetçe daha çok sıkıntılar çekmeye aday bir camianın çalışanları olarak sıkıntı çekmeye devam ederiz.

Hz Mevlana bakın ne diyor ”Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım…”

Onun için gelin bir birimize kötülük yapmaktan vaaz geçelim ve mesleki iç barışı sağlayarak geçmişte olduğu gibi mutlu günleri yakalayalım yoksa hiç birimiz mesleğini sonuna kadar yapamadan bu camiadan kopar gider.

Sözün kısası sağlık camiasının çalışanlarının,sağlık çalışanına yaptığı kötülüğü düşmanı yapmamaktadır .Hz Mevlana’nın dediği gibi “Yaradılmışı sevelim Yaradandan dolayı” 

Bu duygularla hepinize saygılar sunarım

KAYBOLAN SADECE VEFA DEĞİL