ÖYLESİNE BİR DENETLEME(DOSTLAR
ALIŞVERİŞTE GÖRSÜN)
Öyle bir devlet düşünün ki kurumları içerisindeki uygunsuzluklara uygun
diye biliyor,Sadece kağıt ve formaliteler yeterli diyebiliyor.
Oysaki denetimin ilk şartı titizliktir ve titizlik ahlaki bir
meseledir.
Devlet adına devlet kurumunu denetime gelenler sadece şekil üzerinde
inceleme yapıp gidiyor.Çalışma ortamı çalışanları sağlığı iş riskleri kimsenin
umurunda değil.
Her şey kağıt üzerinde bakılıyor vesselam. Bu denetimi adına da SAĞLIKTA KALİTE DEĞERLENDİRMESİ ( DENETİMİ ) diyorlar.
Çalışma ortamının gürültüsü ısı yüksekliği çalışma ergonomisi hiç kimsenin umurunda
değil.
Radyoloji ünitelerin çalışma
alanlarının havalandırması yada bu birimlerde kurşun duvarlar varmı yokmu? Kurşun önlükler varmı? Dozimetreler varmı ? Burada çalışanlar kimler bunları sorgulmak kimsenin umurunda
değil,anlayış bu oldukçada kimsenin umurunda olmayacak her şey formailteden yapılıp bitirilecek denetimler takii bir sonraki deentime kadar.
Sağlık hizmetinin sunumunun yapıldığı alanlarda kaç kişi çalışıyor yeterli eleman sayısı varmı ?
Tutulan nöbet sayısı ve nöbet süreleri ne kadardır maalesef denetçilerin
umurunda değil.
Mantık işletme mantığı;Kısıtlı personel ile çok çalışmaya ve iş yapmaya dayalı bir sistem adında peformans demişler bu sisteminde altta kalanın canı çıksın
Sağlık kumlar ticarileştirilirken gelenler sadece şekle bakmaktan öteye gitmiyor.
Sağlık kumlar ticarileştirilirken gelenler sadece şekle bakmaktan öteye gitmiyor.
Aynı denetçiler özel kuruluşları denetime
gittiğinde Özel kuruluşların canına ot tıkarken mesele devlet kurumları olunca
her şey fora…güllük gülüstanlık. Nedense bir hoş görülü oluveriyor bu arkadaşlar ve böyle düşünenlerin söylemeli hep aynı "özel mükemmel olmalı Kamu idare etmeli" bu nasıl bir sakat düşüncedir anlamadım vallahi,sanırsınız kendisi hep özel sağlık kuruluşundan hizmet alıyor.
İşte ne zaman devlet oluruz biliyormusunuz?
Devlet olarak kurumlarını
hakkı ile denetleyen ve eksikleri gören yöneticiler yetiştirdiği zaman,yada
kurumu yönetenleri hakkı ile denetleyip,adam kayırmacılığı yapmayıp hakkı ile ihmali olanları
cezalandırdığı zaman devlet oluruz.
Ben her zaman söyledim ve söyleyeceğim bu 4483 sayılı kanun
kaldırılsın ve cezalar kuruma değil yöneticilere rücü edilsin bakayım kaç
babayiğit bu makamlara gelmek için siyasi torpil arar,yada birilerinin emir eri
gibi milletvekillerinin kapısında yatar.
Devlet Baba Olmaktan Çıkmalı.
Herkes yaptığı işin karşılığını
almaktadır.Devletle baştan bunları bilerek akit imzalayarak işe girenler
sonrasında ipe sapa gelmez,arzu ve istekle kurumsal güç ile çalışanlara saldırıya
devam ederken,çalışanlar zulüm görüp inlerken,Şiddet ve Mobbing görürken başbakanlık,bakanlık genelgelerini kim takıyor…..
Her şey kağıt üzerinde şununuz varmı? Şunu hangi formla takip
ediyorsunuz? Hasta onamlarını nasıl alıyorsunuz? imzası nasıl alınıyor V.b sorular sorulurken. Onamı alma işinin doktor olduğunu söyleyen yok nedense ve buna bakanda yok.Servislerde tüm işler garibnan hemşire-ebelere kalmış onlarında gıkı çıkmıyor.Garibim hakkını bilmiyor ki,hak arayacak olanlarda koltuk kapma telaşında idareler ile beraber hareket ediyor.
Nedense
çalışan memnuniyet anketleri yada sonuçları hiç sorulmuyor.
Bir serviste bir
hemşire (20) yirmi hastaya bakacak ve o hemşireden hata yapmamasını bekleyeceksiniz
öylemi? Buna sadece gülerler…
Dışarıdan eğitim almış 210.000 Sağlık Meslek Mensubu varken kurum içerisinde çalışanlara daha çok iş verecek ve posasını çıkartırcasına çalıştırırken yan ve yandaşlarınızı nöbetlerden çıkartıp masa başlarında oturtacak sonrada adalet diyeceksiniz.Yemezler canım...Biz o filimi defalarca seyrettik...
Dışarıdan eğitim almış 210.000 Sağlık Meslek Mensubu varken kurum içerisinde çalışanlara daha çok iş verecek ve posasını çıkartırcasına çalıştırırken yan ve yandaşlarınızı nöbetlerden çıkartıp masa başlarında oturtacak sonrada adalet diyeceksiniz.Yemezler canım...Biz o filimi defalarca seyrettik...
Bu yazıyı yazdığımda halen Başbakan olan Sayın Başbakan Davutoğlu’nun denetimcilerle ilgili olarak söylemiş olduğu ‘Gittikleri kurumda çay dahi içemeyecekler’ cümlesi bana yukarıda basitçe yazdığım olayı hatırlattı ve ağlanacak halimize sadece gülümsedim...
Beş dakika önce ağırlanmış bir kişinin, beş dakika sonra o mekanı
denetleyen durumuna geçmesi pek mümkün olmuyor.
Sağlık çalışanlarında ki hakim
düşünce “körler sağırlar bir birini
ağırlar” denetimcilerin idareleri idare ettikleri ve
kusurları görmedikleri yine olan Sağlık Çalışanına olduğu şeklindedir..
Denetimcilerin Dili Hazreti Ömer
derken Kalpleri ne yazık ki Turist Ömer demektedir.
Bu kurumsal denetimler
kurum yöneticilerin karnesine etki edeceğinden her şey süt liman gösteriliyor.Bina
150 yıllık fiziki mekan uygunsuzluğu ısıtma,soğutma,asansör v.b. bir çok sorunu
var ama bakıyorsunuz kurum 90 puan almış..Yuh diyoruz.
Ama yöneticide haklı neyapsın ;kendinden önce bu kurumda yöneticilik yapan yöneticiye denetime gelen denetimciler 95 puan vermiş nasıl olacak tabiki felsefe olarak yada düz mantık bu yöneticide gardını alıp gereğini yapmak zorunda ne dersiniz? sizcede böyle değilmi?
Aslında Sayın
Davutoğlu’nun ‘Çay bile içemeyecekler.’ Sözü İlk bakışta öylesine söylenmiş bir cümle gibi
algılayabilirsiniz.Lakin bizim kültürümüzün en kritik açmazına işaret eden kilit
bir cümle. Denetleyen ile denetlenenin arasındaki mesafenin hiç kapanmaması gerektiğine
işaret eden bir cümle pozisyonunu taşır ve ağırlığı hep olmuştur. İzzet ikram
olunca bu bahsi genellikle rüşvet kategorisinde değerlendirmemek gibi bir
anlayışımız söz konusu.
Unutmayınız; “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır” sözü de
bizim kültürümüze ait olduğunu kabul ediyorsak işte tam burada denetlenecek
kurumdan bir bardak çay dahi içmeyecek bir ahlaki titizliğe sahip saha
denetçilerine ihtiyacımız var.
Kağıt üzerinde
gayet iyi tasarlanmış, planlanmış denetim mekanizmasının pratik hayatta aksayan
tarafını bütün yönleri ile dikkate almamız gerekiyor. Fakat ne yazık ki, yukarıda
yazdığım üzere denetim sorununa genellikle siyasi bir tavır ve tutum içinde
yaklaşıyoruz. Hepimizin maksadı açıklık, şeffaflık ve kurallara harfiyen uyan
bir titizlik olmalı. Siyasi değil ahlaki bütünlük içinde olmamız gerekiyor ama ne yazıkki bunlar yapılmıyor.
Ne yazık ki ülkemizde ki biz ‘titiz’ sıfatını da sorunlu ÇALIŞAN/EHİL
kimliği ile eşleştirip, titiz davranmayı kamusal vicdanın dışında bir yere iter
dururuz..
Beyler aksayan yönleri onarabilmek için önce zaaflarınızla yüzleşmeniz
gerekmiyormu?
Evet hep söyledim "ama "ile kurulan bir cümlenin sonunda
mutlak bir savunu ve kendini haklı çıkartma güdüsü vardır.
Yine kurumsal denetimin kuralları delmek bahsinde inanılmaz bir dayanışma kültürü ortaya koyarız. Türkiye insanı olarak bütün sınıfları, etnik kimlikleri, ideolojileri bütünleyen gizli bir sloganımız var: Denetlemeye evet, denetlenmeye HAYIR.
Yine kurumsal denetimin kuralları delmek bahsinde inanılmaz bir dayanışma kültürü ortaya koyarız. Türkiye insanı olarak bütün sınıfları, etnik kimlikleri, ideolojileri bütünleyen gizli bir sloganımız var: Denetlemeye evet, denetlenmeye HAYIR.
Velhasıl bireysel hayatımızda arz talep
dengesini, öz eleştiriyi gerçekleştiremediğimiz için, kurumlarımızda da ne
yüksek denetimi ne de kurum içi denetimi layıkıyla yapamıyoruz.
Tutumların değişmesi maalesef kuralların değiştirilmesi
kadar kolay olmuyor. Tutumların değişmesi için gerçekleri görüp söyleyen bağcıyı
dövmeye kararlı ve , üzümü layıkıyle yetiştirmeye niyetli olan ve gerektiğinde KRAL ÇIPLAK diyen bireylere ihtiyacımız var.Siz ne dersiniz?
Zaman zaman kamu
hastanelerinde yaşanan yangın ölümlerinden sonra denetimin layıkıyla
uygulanabilmesi için; İlk yapılan iş müdürü görevden almaktır.Arkasından
genelgeler yönetmelikle havada uçuşur Sağlık
Bakanlığı yeni bir yapılanma ortaya koymanın gerekliliğine inanarak, genelgelerle
yada yönetmeliklerle cezaların arttırılması ister durur.
Pratikte işler öyle değildir.Bilinir
ki zaten o Liyakatsız yöneticileri oraya atayan zaten Sağlık Bakanlığıdır.
İşte tamda burada şunu söylemek gerekiyor evet Ceza ve ödül bahsi
önemli. Lakin cezanın ve ödülün adresini bulması için öncelikle her meslek
dalında iş tanımının, görev sorumluluğunun çok net ve şeffaf bir şekilde ortaya
konması gerekiyor. Meseleye kendimizi denetleyerek başlarsak başlangıcımız net, hedefe varışımız hızlı olacaktır.
Saygılarımla
Hüseyin AYHAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder