28 Ekim 2015 Çarşamba

İSNAT VE İFTİRAYA UĞRAYAN MEMUR NE YAPMALI?

İSNAT VE İFTİRAYA UĞRAYAN MEMUR NE YAPMALI?

Memurlar, görevleri sırasında ve görevleri nedeniyle zaman zaman haksız ihbar ve şikayetlerle karşılaşmakta, bazen bu durumlarda ne yapmaları gerektiği konusunda tereddütler yaşayabilmektedirler.

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun “İsnat ve iftiralara karşı koruma” başlıklı 25 inci maddesinde“Devlet memurları hakkındaki ihbar ve şikayetler, garaz veya mücerret hakaret için, uydurma bir suç isnadı suretiyle yapıldığı ve soruşturma veya yargılamanın tabi olduğu kanuni işlem sonucunda bu isnat sabit olmadığı takdirde, merkezde bu memurun en büyük amiri, illerde valiler, isnatta bulunanlar hakkında kamu davası açılmasını Cumhuriyet Savcılığından isterler.” hükmü mevcuttur.

Öte yandan, 1982 Anayasasının 39 uncu maddesinde “Kamu görev ve hizmetinde bulunanlara karşı, bu görev ve hizmetin yerine getirilmesiyle ilgili olarak yapılan isnatlardan dolayı açılan hakaret davalarında, sanık, isnadın doğruluğunu ispat hakkına sahiptir…” denilmiştir. 

Ayrıca, 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunun 15 inci maddesinde “Memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkındaki ihbar ve şikayetlerin ihbar veya şikayet edileni mağdur etmek amacıyla ve uydurma bir suç isnadı suretiyle yapıldığı hazırlık soruşturması sonucunda anlaşılır veya yargılama sonucunda sabit olursa haksız isnatta bulunanlar hakkında yetkili ve görevli Cumhuriyet başsavcılığınca re'sen soruşturmaya geçilir.

Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yukarıdaki fıkrada belirtilen durumlarda kamu davası açılması için Cumhuriyet başsavcılığına başvurma ve haksız isnatta bulunanlar hakkında genel hükümlere göre tazminat davası açma hakları saklıdır.” hükmüne yer verilmiştir.

Bunların yanı sıra, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 127 nci maddesinde “İsnat edilen ve suç oluşturan fiilin ispat edilmiş olması hâlinde kişiye ceza verilmez. Bu suç nedeniyle hakaret edilen hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı verilmesi hâlinde, isnat ispatlanmış sayılır. Bunun dışındaki hâllerde isnadın ispat isteminin kabulü, ancak isnat olunan fiilin doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı bulunmasına veya şikâyetçinin ispata razı olmasına bağlıdır.” hükmü yer almıştır. 

Bu hükümlerden de görüleceği üzere, memura uydurma bir suç isnadı yapıldığının ortaya çıkması halinde, memur isnat ve iftirada bulunanlardan tazminat talep edebileceği gibi, ilgililer hakkında soruşturma da açılmasını isteyebilir.

4483 sayılı Kanun kapsamındaki durumlarda Cumhuriyet başsavcılığı kendiliğinden ilgililer hakkında soruşturma başlatmakla birlikte, görevi nedeniyle isnat ve iftiraya uğramış olan memurun merkezde en büyük amiri ile illerde valiler, isnatta bulunanlar hakkında her durumda kamu davası açılmasını Cumhuriyet Savcılığından istemeleri gerekir.

Öte yandan Anayasa ve yasalar, haksız isnat ve iftiraya uğrayan memurun korunması konusunda idareye görev vermiştir. Bu görevler bakımından kurumlar için bağlı yetki söz konusudur. Bu nedenle, haksız isnat ve iftiralara karşı memurunu korumayan idareye, hizmet kusuru işlediği gerekçesiyle ceza verilmesi hukuken mümkündür. Zira, idarenin memurunu haksız isnat ve iftiralardan koruma yükümlülüğüne uymaması hizmet kusuru oluşturur ve sorumluluk doğurur.

Bu çerçevede, haksız isnat ve iftiraya uğrayan memurların korunması amacıyla ilgili kurum tarafından gerekli işlem ve eylemlerin yapılmaması halinde, memur tarafından idare aleyhine tazminat talebiyle dava açılmasının en uygun yol olacağı ve bu davanın açılması için, gerekli işlemlerin yapılması konusunda kuruma önceden bir başvurunun yapılmasının da şart olmadığı değerlendirilmektedir.

Danıştay tarafından verilen çeşitli kararlarda, memurun isnat ve iftiraya karı korunması gerektiğine dikkat çekilmiş ve koruma konusunda harekete geçmeyen kurumlar hakkında tazminat cezaları da verilmiştir.

 Örneğin;
-Danıştay 2. Dairesi Başkanlığının 20.12.2004 tarih ve E:2004/2624, K:2004/1641 sayılı Kararında, "isnat ve iftiralara karşı korunma" hakkının ihlal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın idare tarafından tazmin edilmesine karar verilmiştir. (İlgili Karar metni için tıklayınız.)

-Danıştay 5.Dairesi Başkanlığının 01.06.1988 tarih ve E:1988/1262, K:1988/1785 sayılı Kararında hakkındaki suçlamaların doğru olmadığı anlaşılan memurun isnat ve iftiralara karşı korunmayarak görev yerinin değiştirilmiş olmasında hukuka uyarlık bulunmamıştır. (İlgili Karar metni için tıklayınız.)

-Danıştay 5.Dairesi Başkanlığının 06.11.1991 tarih ve E:1991/1187, K:1991/2049 sayılı Kararında, görevinde herhangi bir başarısızlığı saptanmayan memurun, hakkında salt soruşturma yapılmış olmasına dayanılarak ve soruşturmada elde edilen bilgiler değerlendirilmeksizin görevinden alınmasında hukuka uyarlık bulunmadığına karar verilmiştir. (İlgili Karar metni için tıklayınız.)

Hiç yorum yok:

KAYBOLAN SADECE VEFA DEĞİL