28 Ekim 2015 Çarşamba

ÖZLÜK HAKLARIMIZIN KORUNMASINI İSTİYORUZ

ÖZLÜK HAKLARIMIZIN KORUNMASINI İSTİYORUZ


SAĞLIK  CAMİASI SAĞLIK ÇALIŞANI İÇİN  SIKINTILI YERLER OLMAYA BAŞLADI,SAĞLIK ÇALIŞANI MUTSUZ VE GELECEĞİNDEN KAYGILI

 Değerli Basın Mensupları ; Sizler aracılığı ile Sağlıkta  sağlık çalışanı için yaşanan yıkımdan bahsetmek istiyorum.

 Şöyleki; Her gelen Bakan Sağlık Çalışanın özlük haklarını elinden almaya devam ediyor.

Mecliste OCAK-2014 Tarihi itibari ile TBMM inde görüşülmesine devam  edilecek torba kanun sağlık çalışanların haklarını elinden alırken  kimsenin sesi çıkmıyor, 



AKTİF SAĞLIK-SEN Olarak Tam Gün Kanunun karşısındayız.Dün karşısında olduğumuz Tam Gün Kanununu daha da ağırlaştırılarak sadece Bazı çevreleri memnun ediyor. Tabanı kucaklamayan hiçbir kanunu kabul etmemiz söz konusu değildir. 

Sağlık Çalışanlarını bir birine düşman eden Performans ödemesinin daha da derinleştirilmesi ve bazı meslek grupların nöbet ücretlerinin  %50 gibi fark ödenecek olması çalışma barışına konulan bir bomba gibi karşımızda duruyor.

Ayrıca Hemşire,Sağlık Memurluğu v.b meslek unvanlarının önüne yardımcı isminin konulması yasal olarak uygun değildir.Çünkü ülkemizde halen mesleklerin görev yetki ve sorumluluklarını belirleyen kanun ve yönetmelikler yok.

Ayrıca sağlık mesleklerinin Standart ve Yeterlikleri belirlenmiş değildir.Bu nedenle yanlış yapılmaktadır.

Ayrıca Sağlık memurlarının yaptığı sünnet yapma yetkisinin alınması da torba kanundaki bir yanlışlıktır.

Şimdi sağlıkta yaşanan negatiflikleri biraz daha açarak anlatmaya devam edelim.
Sağlık alanı sürekli değiştirilen düzenlemeler ve getirilen torba yasalarla alt üst ediliyor.


Her değişiklik sağlık mesleklerinin özüne zarar veriyor, vatandaşların ücretsiz, nitelikli sağlık hizmeti almasını olanaksız hale getiriyor.



Şimdi bir torba yasaya ile  haklar alınarak daha ağır şartlar önümüze koyup, sağlık çalışanlarını daha fazla köleleştirip esnek, kuralsız ve tanımsız çalışmaya zorluyor..
Sağlık çalışanları yine denge tazminatına (375 Sayılı KHK) mahkum edilerek,Döner sermayeden mahrum bırakılmaktadır ; Her şey hastane idarecilerinin insafına bırakılmıştır
Biz sağlık çalışanları aslında bu kanunda şunları görmek isterdik.
Döner Sermayesi ve Ek Ödemesi  Emekliliğe  Yansıtılmasını Beklerdik

Yıpranma Payı Verilmiş olarak görmek isterdik
Ayrıca Sağlık Çalışanlarının Toplu Taşıma Araçlarından ücretsiz sağlanmasını beklerdik
Görev Yetki ve Sorumluluklarının Kanunlaşmasını akabinde çerçeve kanunla belirlenmesini beklerdik,
Çalışma Saatlerinin Düzenlenmesini Beklerdik,
Sağlık Çalışanlarının korkulu rüyası olan Sağlıkta Şiddet Konusunda yasal yaptırımların ertelenmemsinin ilgili maddelerle sağlanmasını beklerdik,
Kurumsal Mobbingler nedenle mobinge uğrayan sağlık çalışanları için hukuki destek verilmesini beklerdik.
Sağlıkta İntiharın Sebep olan İdarelerinin yargılanması için kanuni düzenlemeler beklerdik,
Sağlık Çalışanlarının Elinden Alınan Muayene Olmadaki Sıra Üstünlüğünün Geri Verilmesini Beklerdik, v.b
 Çok zor şartlar altında acil ameliyatlarda gece sabahlara kadar can kurtarma adına çalışan anestezi gazlarına maruz; anestezi hekim ve teknikerleri cerrah - cerrahi hemşire ve teknikerleri nöbet ücretlerinin artmasından mahrum edilmiştir.


Son 10 yıldır SARI SENDİKALARIN yandaşlıkları   nedeni ile sağlık çalışanlarını kaybeden tarafta olurken  SAĞLIKTA DÖNÜŞÜMÜN Kaybedeni ve tüm düzenlemeler çalışanlar için  fiyaskoyla sonuçlanmıştır.


Vatandaşa Sağlıkta Dönüşümü “muayenehane çilesinden kurtaracağız” muayenehaneleri kapatacağız  diyenler sağlığı büsbütün paralı hale getirmekte, üstelik hem üniversitelerde hem de özel hastanelerde Fark ücreti almaktadırlar.
Sağlık sistemi, sağlığı vatandaşlara hak olarak ücretsiz sunmaktan daha çok , vatandaşın cepten ödemek zorunda bırakıldığı sağlık hizmetinden kar eden, hocaları özel sektöre pazarlayan bir ticarete dönüşmektedir.
Yani vatandaşlar için hocalara muayene olup tedavi olabilmenin yolu ya üniversitelerde ya da özel hastanelerde cepten daha çok para ödemektir. Üstelik özele pazarlanacak hekimlere Sağlık Bakanlığı hastanelerindeki hocalar da dahil edilmektedir.


“Ruhsatsız sağlık hizmeti sunma” adı altında bir suç tanımlanıp mesleğini hiçbir çıkar gözetmeden uygulamaya çalışan hekimler ve sağlık çalışanları, 3 yıla kadar hapse atılmakla tehdit edilmektedir.


1219 sayılı kanunda bu durum hüküm altında iken “Sağlık çalışanı olmayan kişilerin hekim gibi sağlık hizmeti vermesi zaten suçtur, cezası bu kanunla düzenlenmiştir. Korku imparatorluğu oluşturmanın mantığı nedir?
Onun için bu ceza; hiçbir hastane yöneticisine bağlı olmadan, mesleğini özgürce, yalnızca halkın yararını merkeze alarak icra etmek isteyen sağlık çalışanlarınadır. Böyle bir ceza hekimliğin evrensel ilkelerine aykırıdır


Yukarıda da belirttiğim gibi;Türkiye de şiddeti önlemeye katkısı olacak, caydırıcılığı olan bir yasa çıkarılması acilen gerekmektedir.
Bu ülkenin dört bir yanında dayak yiyen sağlık çalışanları sizden şiddeti önleyecek gerçek bir düzenleme beklemektedirler. Sendika olarak size bunu sağlayabilecek bir teklif sunduk, acilen hayata geçirilmesini bekliyoruz.


Gelin görün ki bu torba yasa içerisinde mevcut duruma katkı sunmayan, sağlıkta şiddeti sağlık ortamının sorunu değil de sağlık personelinin bireysel sorunu gibi gören bir düzenleme teklif edilerek adeta sağlık çalışanlarıyla dalga geçiliyor.


Yöneticiler tarafından acil serviste; alanı dışındaki uzman hekimlerle durumu idare etmeye çalışırken şimdi de ;Aile Hekimleri ve ile Sağlığı çalışanları ile ayda en az iki kez acil ve başka birimlerde nöbet tutmaya zorlamaktadır.


Torba kanundaki gerekçe ise bir komedi,         Aile hekimliği ile uzaktan yakından ilgisi olmayan uygulama bir de “aile hekimlerinin mesleklerini unutmamaları için gerekli” olduğu ilan edilmektedir!
Daha önce Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği ikamet mecburiyeti düzenlemesi başka adla yeniden getirilerek ikamet kılıcı sağlık çalışanın tepesinde tehdit unsuru olarak tutulmak isteniyor. 



Yani sağlık çalışanlarına dayatılarak çalıştığı  yerin dışına çıkması engellenmek istenmektedir. Akabinde ceza verilmesi kolaylaştırılacaktır. 
 Hizmet Alım ile sağlıktaki sayısı yaklaşık  350.000 olan taşeron çalışanların sorunlarına açıklık getirilmemiş iş garantisi ve alt işverenliğin sonlanacağına dair bir düzenleme bulunmamak tadır.


Tıp fakültesini yurt dışında okuyan ve yurt dışında çalışmış olan hekimlere mecburi hizmet muafiyeti getirilmekte ve tıp fakültesini Türkiye’de kazanarak okuyanlar, bir yere ayrılmayıp bu ülkenin insanlarına hizmet edenler cezalandırılmaktadır.


Hemşirelik Kanunu’nun Uzman Hemşirelikle ilgili hükmü, Sağlık Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı tarafından işletilmemektedir.190 sayılı KHK de değişiklik yapılmamıştır.


Uzman Hemşireler yönetmelik gereği atanması gereken pozisyonlara atanmamakta, alt yapısı uygun olmayan, ancak, eş-dosttan yana gücü yetenler istedikleri iş ve konumu elde edebilmektedirler. Hemşirelik Kanununun bu konuda ki hükmünü işletilmedi.


Bu “Torba Yasa ile  görüldüğü gibi sorunları çözmek yerine Günün 24 saati görev başında kutsal bir mesleği icra sağlık çalışanlarının sorunlarının daha da artmasına  ne zaman son verilecektir.
Ne zaman Avrupadaki meslektaşları gibi  hak ettiği değer verilecek.


  SAYGILARIMLA
 HÜSEYİN AYHAN
AKTİF SAĞLIK-SEN 
GENEL BAŞKANI


Hiç yorum yok:

KAYBOLAN SADECE VEFA DEĞİL